31 Ocak 2014 Cuma

Ocak 2014

Merhaba,

Kışın gelmediği İstanbul'da sonbaharımsı hatta kimi zaman ilk baharımsı bi Ocak geçirdik. Neyse ki dünden beri kış ve o temiz, soğuk hava mis gibi geldi.

Ben taa lisedeyken donut yemiştim, çok sevmemiştim gibi hatırlıyordum. Bir arkadaşımın yanımda donut alması ve çok mükemmel bişeymiş gibi bahsetmesi üzerine ben neden eksik kalayım ki dedim  :)

Sevdim, güzel bişeymiş. Fazla şekerli, canım tatlı istediğinde yerim bundan böyle. Zaten yenilecek bişey olup da benim sevmediğim pek az şey vardır, donutı da sevmeme şaşırmadım :)


Bir arkadaşımın kızı doğacak, baby shower yaptı. İlk baby shower deneyimimdi benim de.


Gitmeden biraz gereksiz bulmuştum açıkçası, gitmek için kendimi bayağı motive etmem gerekti. Ama gittiğimde hoşuma gitti diyebilirim. Zaten süslü püslü bi ortam, kızlara hitap eden türden. Bu organizasyonu evde yapmak hem hazırlık aşaması açısından daha zevkli olur hem de organizasyon daha samimi olur diye düşündüm ordayken. Ben evde yaparım demiyorum dereyi görmeden paçaları sıvamamak için :)



 "Bir-iki parmağımıza farklı renk oje sürüyoruz" modasına uydum:


Yediklerim-içtiklerim. Kanat muhteşem bişey:


Bu da bir akşam yemeğim. Çok pratik, lezzetli ve besleyici olması açısından hoşuma gitti, fotoğrafını çektim.



Çok çok beğendiğim İstanbul Oyuncak Müzesi'ne gittik, ki burada ayrıntılı yazmıştım.




Örgü çalışmalarım sürdü:

Ve ortaya böyle bi hırka çıktı. Sevdim.

Giyince de böyle:

Metrocity'nin en alt katına Rossmann açılmış. Berlin'de bolca gördükten sonra burdakine de gittik.


Bu ayki oje alışverişim. Aralarındaki üçünü şurada, burada ve şurada yazmıştım: 



 Sevgilimle şu transformers'ı aldık migrostan. Arabayı birlikte yaptık :)






Madame Coco'dan şu küçük tabloyu çok beğenerek aldım. Bu ara üzerinde Fransızca yazan böyle eskitme birşey bulmaya göreyim, hemen almak istiyorum. Çeşitli vesilerle unutmaya başladığımı fark ettiğim Fransızcama karşı bir vicdan azabı olabilir :)



Kışın çok kek yapasım gelir hep. Bu ay da bol kekli geçiyordu. Taa ki son kekimde şeker ve yumurtayı çırparken telefonumu içine düşürene kadar. Neyse ki telefonumda çok önemli bir arıza olmadı. Ama kek olayından biraz soğudum :)


Bu kitabı okudum. Birkaç kitap daha okuduğumda ayrı bir post yapabilirim:



"Bağzen" canım çok şarap istiyor. Geçen pazar da bu günlerdendi. Sarafin'in Cabernet Sauvignonunu çok sevdik. Yumuşak, genzi yakmayan, hafif şarap severseniz yerli bir şarap olarak çok tavsiye ederim. 



800 gram aldığım için biraz yediğime içtiğime dikkat edeyim dedim 1-2 hafta. Bu süreçte canım tatlı istediğinde şu çarçabuk tatlıyı yer oldum. Eti Form arası nutella :)

Kendi içinde çelişkilerle dolu.

Bir de şu minik şekerlerle türk kahvesi. Neticede koca bir tatlı yemekten daha az olduğu kesin bu iki tatlının da.



Ocak ayı post'umu aşağıdaki fotoğrafla sonlandırır, herkese bu fotoğraf gibi huzurlu bir Şubat ayı dilerim :)


Sevgiler.

Hiç yorum yok: